|
2012, Volume 28, Number 3, Page(s) 231-237
|
|
DOI: 10.5146/tjpath.2012.01129 |
The Influence of Cervicovaginitis Agents on Epithelial Cell Changes: Comparison of Mardin City's Data with the Literature |
Işık İkbal BARIŞ1, Ayşe Nur KELEŞ2, Yeliz ARMAN KARAKAYA3 |
1Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, Patoloji Bölümü, MARDİN, TÜRKİYE 2Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı, Dİyarbakır, TÜRKİYE 3Ege Doğumevi Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Patoloji Bölümü, İZMİR, TÜRKİYE1Department of Pathology, Maternity and Children's Hospital, MARDİN, TURKEY 2Department of Pathology, Dicle University, Faculty of Medicine, DİYARBAKIR, TURKEY 3Aegean Obstetrics Gynecology Training and Research Hospital, İZMİR, TURKEY |
Keywords: Cervical smears, Uterine cervical dysplasia, Uterine cervicitis, Mardin |
|
Objective: The aim of this paper was to observe the reactive changes
of epithelial cells exposed to the influence of cervicovaginitis agents
that play an important role in the cytology practice and may cause an
exaggerated appearance.
Material and Method: 378 cases with cervicovaginitis caused by a
specific agent were compared with 100 control cases. It was recorded
if the inflammation had concomitant cellular changes and atypia or
not. After treatment, control smears were examined. The reactive and
atypical situations of the cells were considered after the treatment.
With the aid of the previous data, the answer to the following question
was searched: Is epithelial atypia a real event or a reactive atypia that
accompanies an existing cervicitis agent?
Results: In the first interpretation, Candida group had the
most frequent reactive and ASC-US (Atypic Squamous cells of
Undetermined Significance) changes (56,4% and 59,5% respectively).
The bacterial vaginosis and Trichomonas vaginalis groups showed
ASC-US rates of 25% and 9,5% respectively while in control group
the rate was 6,0%. After treatment, the number of cases of ASC-US
decreased from 50 to 11. Similarly, the number decreased from 21 to
10 in the bacterial vaginosis group.
Conclusion: Cervicovaginitis agents need more attention because
of their outcomes. Being aware of the cervicovaginitis agents during
interpretation is essential for preventing a false positive diagnosis and
unnecessary anxiety especially where cellular atypia is concerned. |
|
|
Reprodüktif çağ kadınlarının en sık karşılaştığı sorunlardan
biri olan servikovajinal enfeksiyonlar, yol açtıkları çeşitli
semptomlarla hayat kalitesini düşürmekte hatta neoplazi
gelişimini desteklemektedirler. Düşük hijyen koşulları, seksüel
davranış ve hormonal durum gibi faktörler de servisit
gelişiminde rol oynamaktadır. Özellikle sosyoekonomik
durumun kötü olduğu bölgelerde, kadınların yanlış hijyen
uygulamaları ve korunmasız ilişki faktörlerinin de eklenmesiyle
sevikovajinit olguları servikal sitoloji pratiğinde
ciddi bir yer tutmaktadır. Bazı ajanların oluşturduğu enfeksiyonlarda,
inflamatuvar hücrelerin yanısıra skuamöz ve
glandüler hücrelerde zaman zaman abartılı olarak izlenebilen
reaktif değişiklikler displazi bulguları ile karışabilmekte,
patologlar açısından kararsızlık yaratabilmekte ve hatta
yanlış pozitif tanıya neden olabilmektedir.
Pratikte en sık karşılaşılan servikovajinit etkenleri arasında
Bakteriyel Vajinozis, Candida türleri, Trichomonas
vaginalis ve Chlamydia trachomatis gelmektedir. Bunların
görülme sıklıkları sırasıyla % 58, % 20,5, %12 ve % 40'lere
varabilmektedir1-4. Toplumda bir başka sık görülen
ajan olan Human Papilloma Virus'un (HPV) servikal
karsinogenezdeki rolü artık net olarak bilinmektedir5,6.
Çalışmamızda, servikal enfeksiyon etkenlerinin özellikle
hangilerinin epitelyal atipi gelişimi ile yakından ilişkili
olduklarının araştırılıp bunların gerek skuamöz gerekse
endoservikal glandüler hücreler üzerine yaptıkları reaktif
atipik değişikliklerin sitolojik incelemede ne kadar gerçek
atipi ile karışabilecek bulgular oluşturduğunun değerlendirilmesi
ve aslında basit bir tedaviyle gerileyebilecek bu
durumun hasta ve klinisyen açısından nasıl gereksiz bir endişeye,
zaman ve emek kaybına yol açabileceği gerçeğinin
araştırılması amaçlanmıştır.
Sosyoekonomik durumun bozuk olduğu ve servikovajinit
olgularının çok yoğun olarak gözlendiği bir bölge olan
Mardin ilinde yapılan çalışmamızda, elde ettiğimiz
sonuçlar literatürde var olan verilerle karşılaştırılmıştır. Bu
etkenlerin meydana getirdikleri epitelyal değişikliklerin,
günlük pratikte atipi kararı vermede, özellikle tecrübesiz
patologları ciddi olarak yanıltacak durumlar yaratma
potansiyellerinin ne kadar büyük olduğu incelenmiştir. |
Top
Abstract
Introduction
Methods
Results
Disscussion
References
|
|
Çalışmamızda, Hastanemiz Patoloji bölümünde 2007-
2010 yılları arasında, Bethesda 2001'e göre servikal sitoloji
incelemesi yapılıp, spesifik bir etkene bağlı servisiti saptanan
ve anti-mikrobiyal tedavi sonrasında kontol smir alınan
toplam 378 olgu, non-spesifik bir inflamasyonu bulunan ve randomize olarak seçilen 100 kontrol olgusu ile birlikte
geriye dönük değerlendirilmiştir. Çalışma grubumuzdaki
378 olgudan 194'ü Candida türleri, 64'ü Trichomonas
vaginalis, 108'i Bakteriel vajinozis, 6'sı Actinomyces, 5'i
Herpes genitalis, 1'i ise Fusarium olgularından oluşmaktadır.
Geriye yönelik tarama ile seçilen toplam 478 PAP
boyalı smir lamı ışık mikroskobunda Bethesda 2001'e
göre yeniden incelenerek tanıları doğrulanmıştır.
Candida türleri mikroskopik olarak psödohif ve spor
yapılarının izlenmesiyle, T. vaginalis oval-yuvarlak şekilli,
grimsi stoplazmalı bazen flagellası belirgin tek hücreli
trichomonadların izlenmesiyle, Actinomyces, preparatta
mor pamuk demetleri görünümündeki basil kümelerinin
izlenmesiyle ve Fusarium ise mikroorgazmanın kendisi
veya komponentlerinin görülmesiyle morfolojik olarak
tanı almıştır7. Bakteriyel vajinozis olgularında,
jinekolojik muayene bulgularının yanısıra mikroskopide
patognomonik “clue” hücrelerinin izlenmesi tanıda
yardımcı olmuştur.
Olgular nukleuslarda belirgin büyüme (2,5-3 kat), nükleer/
stoplazmik oranda artış, minimal nükleer düzensizlik, hafif
hiperkromazi ve binükleasyon gibi bulguların mevcudiyetine
göre atipik (ASC-US/AGUS) olarak değerlendirilmiştir8.Tüm olgular skuamöz ve glandüler hücre anormallikleri
açısından, Bethesda 2001'e göre: I) İntraepitelyal lezyon ve
malignite negatif (IELMN), II) Reaktif hücresel değişiklikler,
ve III) ASC-US ya da atipik glandüler hücre (AGC)
olmak üzere üç kategoride değerlendirilmiştir. HPV ilişkili
lezyonlar, düşük dereceli intraepitelyal lezyon (LSIL) ve
daha yüksek dereceli displazi içeren lezyonlar çalışmaya
alınmamıştır. En fazla epitelyal değişikliğin hangi servisit
ajanı varlığında izlendiği ve bu verilerin literatür verileri ile
uygunluğu araştırılmıştır. Daha sonra, tüm olguların etkenine
spesifik anti-mikrobiyal tedavinin ardından alınan
kontrol PAP smirleri taranmıştır. Tedavi sonrası, mevcut
servisit ajanı ortamdan uzaklaştırıldıktan sonra, kontrol
smirler ile skuamöz ve glandüler hücrelerdeki son epitelyal
durum incelenmiştir. Tedavi öncesi ve sonrası elde edilen
istatistiki veriler Pearson ki-kare testi ile karşılaştırılarak,
enfeksiyon ajanlarının oluşturduğu epitelyal hücre değişiklikleri
açısından değerlendirme yapılmıştır. Epitelyal atipinin
gerçek bir atipi mi yoksa mevcut servisit ajanına bağlı
gelişen reaktif atipi mi olduğu sorusuna mevcut literatür
bilgilerinin ışığında yanıt aranmıştır. |
Top
Abstract
Introduction
Methods
Results
Disscussion
References
|
|
Çalışmamızda, 100'ü kontrol olgusu olmak üzere toplam
478 olgu değerlendirilmiştir. Çalışma grubunda hastaların
yaş ortalaması 26,4 (16-53) iken kontrol grubunda 23,8 (17- 55) olarak belirlenmiştir. İncelemeye alınan tüm olguların
skuamöz hücre değişiklikleri açısından değerlendirmesinde,
tüm olguların %57,9'unda (n=277) Bethesda 2001' göre
IELMN, %37,0'ında (n=177) “reaktif hücresel değişiklikler”
ve %17,5'inde (n=84) ASC-US izlenmiştir. ASC-US'lu
hastaların %59,5'inin (n=50) Candida grubunda, %25,0'inin
(n=21) Bakteriyel vajinozis ve % 9,5'inin (n=8) T. vaginalis
grubunda oldukları gözlemlenmiştir (Şekil 1- 6). ASC-US
olgularının %5,9'u (n=5) ise kontrol grubu olgusu olarak
kaydedilmiştir. Servisit etkeni gruplarında, tedavi öncesi
skuamöz hücrelerdeki değişiklik oranları arasındaki farklar,
yapılan ki-kare testine göre anlamlı izlenmiştir (p=0,00).
Actinomyces ve diğer servisit etkenleri (Herpes, Fusarium)
grubunda hiç ASC-US olgusu izlenmemiştir.
 Click Here to Zoom |
Şekil 1: Servikovajinal yaymada Candida psödohif ve sporları
yanısıra nükleer irileşme gösteren intermediyer hücreler
(PAP, x40). |
 Click Here to Zoom |
Şekil 5: Bakteriel vajinosis olgusunda atipik skuamöz hücreler
(PAP, x40). |
 Click Here to Zoom |
Şekil 6: Bakteriel vajinosis olgusunda skuamöz hücrelerde reaktif
değişiklikler (PAP, x40). |
Skuamöz hücrelerde reaktif hücresel değişiklikler en sık
olarak Candida (%56,4, n=66), takiben T. vaginalis (%21,3, n=25) saptanan olgularda kaydedilmiştir. IELMN tanısı
alan olguların ise %33,2'sinin (n=92) kontrol grubuna ait
olduğu izlenmiştir.
Tüm olgular endoservikal hücre anormallikleri açısından
incelediğinde, en sık AGC, Candida (%44,4, n=8) saptanan
olgularda görülmüştür. T. vaginalis ve bakteriyel vajinozis
gruplarının her ikisinde de bu oran %16,6'da (n=3) kalmıştır.
Bu açıdan gruplar arasında istatistiki olarak anlamlı bir fark
izlenmiştir (p<0,05).
Endoservikal hücrelerde en fazla reaktif görünüm Candida
olgularında izlenirken (%31,3, n=48), Actinomyces ve
Herpes genitalis, Fusarium gibi diğer etkenler grubunda
AGC izlenmemiştir.
İlk değerlendirmenin ardından, jinekolog tarafından
uygun anti-mikrobiyal tedavi verilip, 4-8 hafta arasında
değişen sürelerden sonra gönderilen kontrol preparatları
incelenmiştir. Buna göre; 12 Candida, 7 T. vaginalis, 26
bakteriyel vajinozis, 2 diğer ve 17 kontrol olgusunda,
önceki smirda mevcut olan servisit etkeninin sebat ettiği
görülmüştür. Bu olgular için objektif bir değerlendirme
yapılamayacağı için toplamda 64 olgu değerlendirme dışı
bırakılmıştır.
Tedavi sonrasında yapılan tekrar inceleme sonucunda elde
eldilen veriler ve tedavi öncesi ve sonrası karşılaştırma
değerleri detaylı olarak Tablo I ve II'de sunulmuştur.
 Click Here to Zoom |
Tablo I: Tedavi öncesi ve sonrasındaki skuamöz epitelyal değişikliklerin toplu gösterimi |
 Click Here to Zoom |
Tablo II: Tedavi öncesi ve sonrasındaki glandüler epitelyal değişikliklerin toplu gösterimi |
Buna göre tedavi sonrasında skuamöz hücre değişikliklerine
göre gruplar arasında istatistiki olarak anlamlı fark
izlenmiştir (p<0,05). Tedavi sonrasında, daha önceden
ASC-US saptanan 5 kontrol olgusunda % 100 regresyon
izlenmiştir. Tüm gruplarda ASC-US'lu hasta sayısında tedaviyle birlikte belirgin azalma izlenmiş olup, en dramatik
farklılık Candida grubunda gözlenmiştir. Tedavi öncesinde
50 hastada ASC-US izlenirken, tedavi sonrasında bu sayı
11'e düşmüştür. Bakteriyel vajinozis grubunda önceden 21
olguda ASC-US izlenirken tedavi sonrasında bu sayı 10'a
inmiştir. T. vaginalis grubunda da 8 olan ASC-US'lu hasta
sayısı 5'e düşmüştür.
Tedavi sonrasında Candida grubunda AGC saptanan olgu
sayısı 8'den 6'ya düşerken T. vaginalis grubunda 3'den
2'ye düşmüştür. Bakteriyel vaginosis grubunda ise tedavi
öncesinde AGC saptanan 3 olguda tedavi sonrası regresyon
izlenmemiştir.
Tedavi öncesi ve sonrasında hem skuamöz hem de glandüler
hücre değişiklikleri açısından gruplar arasında fark
izlenmiştir (p<0,05). Ancak tek tek her bir servikovajinit
etkeni grubunda, tedavi öncesi ve sonrası, skuamöz ve
glandüler değişiklikleri karşılaştırdığımızda istatistiksel
olarak anlamlı fark elde edilememiştir. Hasta sayısı bazında
tedavi ile gruplarda izlenen değişiklikler istatistiklere
anlamlı olarak yansımamıştır.
Hasta sayısı açısından izlenen belirgin farklılıkların istatistiksel
olarak anlamlı çıkmayışının sebebi, değerlendirme
dışı bırakılan hastalar nedeniyle, ikinci değerlendirmeye
alınan toplam ve grup başına düşen hasta sayısındaki değişiklikler
ve dolayısıyla hesaplamalardaki paydanın rakamsal
olarak küçülmesi olarak düşünülmüştür. |
Top
Abstract
Introduction
Methods
Results
Disscussion
References
|
|
Günlük pratikte en sık karşılaşılan olgulardan olan
servikovajinitlerin epiteliyal displazi ile ilişkisi zaman
içersinde çok merak edilen ve araştırılan konulardan
olmuştur. Çeşitli çalışmalarda anormal vajinal floraya
sahip kadınlarda servikal sitolojik anormalliklerin,
normal floraya sahip olanlara göre daha yüksek oranlarda
görüldüğü belirtilmiştir 9-13. Tirone ve ark. çalışmasında
da yine ASC-US'lu olgularda IELMN olgulara göre belirgin
olarak daha fazla vajinit etkeni izlenmiştir ve enfeksiyon
ajanlarının mevcudiyetinin ASC-US'u tetikleyebileceği
fikri savunulmuştur 14. Vajinal floranın değişmesinin
HPV enfeksiyonu riskini arttırarak servikal karsinogenezde
kofaktör olarak iş gördüğü savunulmuştur 9.
Şimdiye kadar servikal karsinogenesisdeki rolü en net
olarak belirlenen ajan HPV'dir. Bir bakteriel vajinozis etkeni
olan Gardnerella vaginalis'in koruyucu Lactobasillus'lardan
fakir bir flora oluşturarak HPV kolonizasyonuna ve
dolayısıyla servikal displazi gelişimine yardımcı olduğunu
bildiren yayınlar mevcuttur1,5,15. Bu nedenle bakteriel
vajinozis mevcudiyetinin Servikal İntraepitelyal Neoplazi veya invaziv servikal kanser gelişimi ile yakın ilişkili olduğu
düşünülmüştür1,5,9,11,16-18.
Yapılan pek çok çalışmada ise Candida türleri servikal
displazi gelişimi ile ilişkisiz olarak saptanmıştır5,9,13.
Yine benzer şekilde T. vaginalis'in de servikal karsinom
etiyolojisinde yeri olmadığı belirtilmiştir19,20. Kos ve ark.
yaptığı bir çalışmada ise özellikle HPV ve Chlamydia'nın
servikal prekanseröz lezyon gelişimi ile yakın ilişkili
olduğu, Gardnerella, T. vaginalis ve Candida'nın ise bu
açıdan anlamlı bir etkilerinin olmadığı belirtilmiştir22.
Bundan biraz farklı olarak Roeters ve ark. çalışmasında,
Gardnerella ve Chlamydia olgularında epitelyal displazi
oranları belirgin yüksek bulunmuştur5. Bazı açılardan
literatürdeki sonuçlar birbirleriyle çelişki göstermektedir.
Çalışmamızda, kendi bölgemizden elde ettiğimiz sonuçlarla
literatür verilerini karşılaştırmak amacıyla, ilk olarak
servikovajinit olgularının genel bir tarama ve gruplandırması
yapılmıştır. Hangi etkenin daha çok epitelyal atipi ile
birliktelik gösterdiği ve mevcut servikovajinitin hem skuamöz hem de glandüler hücrelerdeki reaktif değişiklikler ya
da atipiye ne oranda eşlik ettiği araştırılmıştır.
Buna göre tedavi öncesi en fazla ASC-US %59,5 (n=50)
oran ile Candida grubunda izlenmiştir. Bunu %25,0 oran
(n=21) ile bakteriyel vajinozis ve %9,5 (n=8) ile T. vaginalis
grubu takip etmiştir. Actinomyces ve diğer ajanlar (Herpes,
Fusarium) grubunda hiç ASC-US izlenmezken, nonspesifik
inflamasyona sahip kontrol olgularında bu oran
%6,0 (n=5) olarak izlenmiştir. Oranlar arasında istatiksel
olarak anlamlı fark görülmüştür (p=0,05). İlk etapta ortaya
çıkan bu tabloda, displazi ile ilişkili olmadığı söylenen
Candida olgularında en yüksek ASC-US oranının izlenmesi
tutarsızlık oluşturmaktaydı. Yine T. vaginalis grubunda da
literatür verilerine tezat olacak şekilde ilk değerlendirmede
yüksek ASC-US oranları izlenmiştir.
Glandüler anormallikler açısından baktığımızda kontrol
grubunda AGC oranı %22,2 (n=4) olarak izlenirken,
Candida grubunda %44,4 (n=8) olarak izlenmiştir. Gruplar
arasında bu yönde anlamlı bir farklılık izlenmiştir (p<0,05).
Bu aşamada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husus,
izlenen ASC-US bulgularının gerçek bir atipi mi yoksa
mevcut etkenlerin oluşturduğu reaktif atipi bulguları mı
olduğudur. Keza literatürdeki bazı çalışmalarda özellikle
Candida'nın, oluşturduğu değişikliklerle ciddi bir ASCUS
taklitçisi olduğu belirtilmiştir22. ASC-US ilişkili bu
değişiklikler arasında normal bir intermedier nukleusa
oranla >2 kat nükleer irileşme, stoplazmik oranjofili,
stoplazmada küçük vakuoller, fokal hiperkromazi ve
perinükleer halolar ilk sıralarda gelmektedir22,23.
Bunlar Candida'ya spesifik olmayıp birçok reaktif durumda
da izlenebilmektedir. Özellikle koilositotik değişikliklerle
karışabilen perinükleer halo ve hiperkromazi, tanı
esnasında zorluk yaratabilmekte, zaman zaman yanlış
pozitif tanıya yol açabilmektedir (Şekil 7, 8).
 Click Here to Zoom |
Şekil 7: Candida’lı olguda perinüklear halo gösteren skuamöz
hücreler (PAP, x40). |
 Click Here to Zoom |
Şekil 8: Candida’lı olguda perinüklear halo gösteren skuamöz
hücreler (PAP, x40). |
Bizim çalışmamızda ki atipi görülme oranlarındaki bu
yüksekliğin, bahsi geçen etkenin reaktif atipi etkisinin
varlığından kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlayabilmek
için, çalışmada yer alan tüm olguların, anti-mikrobiyal
tedavi sonrası gönderilmiş kontrol smirleri incelenmiştir.
Karşılaştırmayı adil yapabilmek için ikinci inceleme
sırasında, tedaviyle kaybolmamış, sebat eden servikovajinit
izlenen olgular değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Değerlendirme sonucuna baktığımızda, tabloya yansıyan
yüzde olarak değerlerin bize anlamlı bir sonuç vermediğini,
oysa ki hasta sayısı açısından baktığımızda tedavi öncesi ve
sonrası değerlerde belirgin farklılıklar olduğu izlenmiştir.
Buna göre en dramatik değişiklik Candida grubunda izlenmiştir.
İlk değerlendirmede ASC-US izlenen hastaların
sayısı 50 iken, tedavi sonrasında yapılan kontrol değerlendirmesinde
bu sayının 11'e düştüğü izlenmiştir. Yine aynı
şekilde ASC-US izlenen bakteriyel vajinozisli hasta sayısının
21'den 10'a düştüğü izlenmiştir. Hasta sayıları arasında
izlenen bu dramatik farkların yüzdelere yansımamasında,
farklı oranlarda değerlendirme dışı bırakılan olgular
nedeniyle gruplardaki hasta dağılımının ve dolayısıyla
oranlardaki paydanın küçülmesinin rol almış olabileceği
düşünülmektedir.
Buna göre ilk değerlendirmede ASC-US tanısı konan
olguların büyük çoğunluğunun gerçek bir atipi içermediği
ve muhtemelen Candida'ya bağlı gelişen reaktif bir atipi
olduğu düşünülmüştür. Bu düşüncemizi destekleyen
Miguel ve ark. çalışmasında Candida türleri saptanan 50
olgu incelenmiştir. İlk değerlendirmede 16 olgu ASC-US
olarak, geri kalanlar ise “intraepitelyal lezyon ve malignite
negatif ” olarak sınıflanmıştır. Daha sonradan “Candida
ilişkili değişiklikler” göz önünde bulundurarak yapılan
ikinci değerlendirmede, bu 16 olgudan 10'u “intraepitelyal
lezyon ve malignite negatif” olarak değerlendirilmiştir.
Toplamda sadece 6 olgunun gerçek bir ASC-US olduğu
belirlenmiştir22. Bizim çalışmamızda da sayı bazında
ele aldığımızda başlangıçta 50 olan ASC-US'lu Candida
olgusunun, ikinci değerlendirmede 11'e düştüğü izlenmiştir.
Yani sadece 11 hastanın gerçek bir ASC-US olduğu
izlenmiştir. Candida olgularımızın hemen hepsinde bahsi
geçen nükleer irileşme, perinükleer halo, hiperkromazi
gibi bulgular mevcuttur. Değerlendirmede ikinci büyük
fark bakteriyel vajinozis grubunda gözlenmiştir. İlk
değerlendirmede 21 olan ASC-US sayısının ikinci
değerlendirmede 10'a gerilediği izlenmiştir. Gruplarda
gözlenen iki değerlendirme arasındaki farkın Candida,
bakteriyel vajinozis vb. servisit etkenleri varlığında gelişen
reaktif etkilere bağlı olduğu düşünülmüştür. Actinomyces
ve diğer servisit ajanlarında (Herpes, Fusarium) beklendiği
üzere ASC-US görülmemiştir.
Endoservikal hücreler açısından bakıldığında, tedavi
öncesi ve sonrasındaki hasta sayıları arasındaki farklar
skuamöz hücre değişikliklerindeki kadar büyük olarak
izlenmemiştir. Ancak genel olarak endoservikal reaktif
hücresel değişiklik oranlarına baktığımızda çalışmamızdaki
değerlerin oldukça yüksek olduğu görülmüştür. Bunun
sebebinin bölgede izlenen yoğun multigravite ve rahim içi
araç kullanımı gibi irritatif nedenlerin oluşturduğu gerçek
ya da reaktif atipik değişiklikler olabileceği düşünülmüştür.
Sonuçta servikovajinit etkenlerinin endoservikal glandüler
hücrelerden ziyade skuamöz hücreler üzerinde daha
çok reaktif ve atipik değişiklik yapma potansiyeli olduğu
kanısına varılmıştır.
Günlük sitoloji pratiğinde en sık karşılaştığımız servikovajinit
etkenlerinden olan Candida, özellikle skuamöz hücreler
üzerinde oluşturduğu reaktif değişikliklerle, tehlikeli bir
ASC-US taklitçisi olup, tanıda sıkıntı yaratmaktadır. Epitelyal
atipi düşünülen olguları, özellikle Candida ve bakteriyel
vajinozis gibi yanıltıcı etkenleri olup olmadığı yönünde
daha ayrıntılı inceleyip, düşünülen atipinin gerçek bir atipi
mi yoksa sadece etkene sekonder gelişen reaktif değişikler
mi olduğunu iyi sorgulamak olası bir yanlış pozitif tanı ve
gereksiz endişenin önüne geçilmesi açısından önem taşımaktadır. |
Top
Abstract
Introduction
Methods
Results
Discussion
References
|
|
1) Murta EFC, de Souza MAH, Junior EA, Adad SJ: Incidence of Gardnerella Vaginalis, Candida sp and human papilloma virus in cytological smirs. Sao Paulo Med J 2000, 118:105-108, [ PubMed ]
2) Fleury FJ: Adult vaginitis. Clin Obstet Gynecol 1981, 24:407-438, [ PubMed ]
3) Hammill HA: Normal vaginal flora in relation to vaginitis. Obstet Gynecol Clin North America 1989, 16:329-336, [ PubMed ]
4) McCue JD, Komaroff AL, Pass TM, Cohen AB, Friedland G: Strategies for diagnosing vaginitis. J Fam Pract 1979, 9:395-402, [ PubMed ]
5) Roeters AM, Boon ME, Van Haaften M, Vernooji F, Bontekoe TR, Heintz AP : Inflammatory Events as Detected in Cervical Smirs and Squamous Intraepitelial Lesions. Diagn Cytopathol 2009, 38: 85-93, [ PubMed ]
6) Walboomers JM, Jacobs MV, Manos MM, Bosch FX, Kummer JA, Shah KV, Snijders PJ, Peto J, Meijer CJ, Muñoz N.:Human papilloma virus is a necessery cause of invaziv cervical cancer worldwide. J Pathol 1999, 189:12-19, [ PubMed ]
7) Gupta PK, McGrath C: Microbiology, Inflammation and Viral Infections. In: Bibbo M,Wilbur DC (Eds): Comprehensive Cytopathology. 3th ed.,Philadelphia, Elsevier Saunders, 2008, 91-129
8) Wright TC, Ronnett BM, Kurman RJ, Ferenczy A: Precancerous Lesions of the Cervix. In: Kumar RJ, Ellenson LH, Ronnett BM (Eds): Blaustein’s Pathology of Female Genital Tract. 6th ed., New York, Springer, 2011, 193-252
9) Engberts MK, Verbruggen BS, Boon ME, van Haaften M, Heintz AP: Candida and Dysbacteriosis: A Cytologic,Population-based Study of 100,605 Asymptomatic Women Concerning Cervical Carcinogenesis. Cancer Cytopathol 2007, 111: 269-274, [ PubMed ]
10) Platz-Christensen JJ, Sundstrom E, Larsson PG: Bacterial vaginosis and cervical intra-epithelial neoplasia. Acta Obstet Gynecol Scand. 1994,73:586–588. [ PubMed ]
11) Uthayakumar S, Boyle DC, Barton SE, Nayagam AT, Smith JR: Bacterial vaginosis and cervical intraepithelial neoplasia—cause or coincidence? J Obstet Gynaecol 1998,18:572–574, [ PubMed ]
12) Verbruggen BS, Boon ME, Boon LM: Dysbacteriosis and squamous (pre)neoplasia of immigrants and Dutch women as established in population-based cervical screening. Diagn Cytopathol 2006,34:377–381, [ PubMed ]
13) Engberts MK, Vermeulen CF, Verbruggen BS, van Haaften M, Boon ME, Heintz AP: Candida and squamous (pre)neoplasia of immigrants and Dutch women as established in population-based cervical screening. Int J Gynecol Cancer 2006,16:1596–1600, [ PubMed ]
14) Tirone NR, Souza CE, Michelin MA, Murta EF: Frequency of infectious agents for vaginitis in patients with a cytological diagnosis of atypical squamous cells of undetermined significance. Eur J Gynaecol Oncol 2008, 29: 144-147, [ PubMed ]
15) Klomp JM, Boon ME, van Haaften M, Heintz AP: Cytologically diagnosed Gardnerella vaginalis infection and cervical (pre)neoplasia as established in population-based cervical screening. Am J Obstet Gynecol 2008, 199:480.e1-480.e5, [ PubMed ]
16) Guijon F, Paraskevas M, Rand F, Heywood E, Brunham R, McNicol P : Vaginal microbial flora as a cofactor in the pathogenesis of uterin cervical intraepitelial neoplasia. Int J Gynaecol Obstet 1992, 37:185-191, [ PubMed ]
17) Mead PB: Cervical-vaginal flora of women with invasive cervical cancer. Obstet Gynaecol 1978, 52:601-604, [ PubMed ]
18) Denslow SA, Westreich DJ, Firnhaber C, Michelow P, Williams S, Smith JS : Bacterial vaginosis as a risk factor for high-grade cervical lesions and cancer in HIV-seropositive women. Int J Gynecol and Obstet 2011, 114: 273–277, [ PubMed ]
19) Herzberg AJ, Silverman JF : Detection of Trichomonas vaginalis in Endocervical and Ectocervical Smirs. Diagn Cytopathol 1996, 14: 273-6, [ PubMed ]
20) Krieger JN :Urologic aspects of trichomoniasis. Invest Urol 1981, 18:411-417. [ PubMed ]
21) Kos M, Sarkanj-Golub R, Cupic H, Balicevic D : The correlation of inflammation and epithelial changes in the Pap smirs of cervix uteri. Acta Med Croatica 2005, 59:297-302, [ PubMed ]
22) Miguel NL, Lachowicz CM and Kline TS : Candida-Related Changes and ASCUS: A Potential Trap! Diagn Cytopathol 1997, 16: 83-6, [ PubMed ]
23) Moriarty AT, Darragh TM, Fatheree LA, Souers R, Wilbur DC: Performance of Candida—Fungal-Induced Atypia and Proficiency Testing. Arch Pathol Lab Med. 2009,133:1272–1275, [ PubMed ] |
Top
Abstract
Introduction
Methods
Results
Discussion
References
|
|
|
|