Yetişkin eğitiminde, fiziksel ortamın en önemli bileşenlerden biri olduğunu biliyoruz. Mikroskobik çalışmalar sırasında da sakin bir ortam elde edilmesi eğitimin verimliliği açısından önemlidir. Bu ortamın iyi olamaması; uzmanlık öğrencisi veya eğitici ile ilişkili olabilir (Cep telefonu, müzik, yan masalar ile konuşma, özel sorunların konuşulması gibi).
Rotasyon; temel alanlardaki eksikliğin kurumlar arası bilgi ve deneyim alışverişi ile giderilmesidir. Farklı çalışma ortamlarının gözlemlenmesi de ikincil kazançtır. Anket sonuçlarına göre, tüm kurumlarda materyal sayısı, Avrupa Patoloji Uzmanları Birliği standartları (tüm eğitim boyunca biyopsi 5000, sitoloji 3000 olmalı) ile karşılaştırıldığında yeterli gözüküyor. Rotasyon isteği ile pratik arasında çelişki var bir başka deyişle her eğitici kurumlar arası rotasyonu onaylıyor ancak çok az kurumda rotasyon uygulanmaktadır.
Rotasyona gidecek uzmanlık öğrencisinin kıdemi ve ne süre ile gideceği önemli bir konudur. Hem kendisine hem de gittiği kuruma katkısı olacak kadar kıdemli olması (ilk 1.5 yıldan sonra olabilir) uygun olacaktır. Peki rotasyonu kim organize etmeli? Federasyon mu?, Dernek mi?, Kurum mu? Veya bölüm başkanı mı? Görebildiğimiz kadarıyla şimdiki uygulama kişilerarası (yöneticiler) iyi ilişkilere bağlı. Oysa, kurumlardaki eksikleri belirleyen ve nerede nasıl tamamlayacağını belirleyen üst kurul olabilir. Eğitimin yeterliğinde takip edilen olgu sayısı önemli olduğuna göre, uzmanlık öğrencisinin rotasyonda baktığı olguların da karnesine eklenmesi gerekmektedir.
Laboratuvar donanımına gelince; ‘histokimya, immünhistokimya, immünflöresan ve moleküler teknikler her laboratuvarda olmalı mı?' sorusu tartışma konularımızdan biri idi. Hemen tüm katılımcı; her laboratuvarda her yöntemin olmasına gerek olmadığını düşünüyordu. Ayrıca ülke koşulları dikkate alındığında böyle bir lükse sahip olmadığımız da bir gerçek. Ancak bazı olgular için ileri inceleme yöntemleri kaçınılmaz olduğuna göre, bu gibi durumlarda başvurulacak bir merkez laboratuvar olabilir diye düşünüldü.
Bu merkezlere yollama işlemleri ve nasıl finanse edileceği önceden belli olmalıdır. Başka bir deyişle, laboratuvar donanımı kısıtlı bir merkezin gerektiğinde yukarıda söz ettiğimiz merkez laboratuvarından yardım almak için ricacı olması veya özel ilişkilerinin iyi olması gerekmemelidir. Bu gidiş gelişler sırasında belki de en önemlisi hasta zarar görmemelidir.
Rutin işleyiş problemleri arasında; ilk aklımıza gelen raporlama süresi, asistan sayısının azlığı veya çokluğu, raporlama için eleman (sekreter) eksikliği ile ilgili problemlerdi.
‘Uzmanlık öğrencisinin görevleri' toplantı sırasında da en çok konuşulan konulardan biri oldu. Çok şey söylendi ama bir cümle ile özetleyecek olursak; uzmanlık eğitiminde rutin görevlerin ve eğitimin dengelenmesi ana fikri oluşturdu. Uzmanlık öğrencisine angarya gibi gelen bazı görevler, olgu ile ilgili ise eğiticiler tarafından eğitimin bir parçası olarak değerlendirildi. Tabii ki, uzmanlık öğrencisinin yardımcı personel eksiğini tamamlaması kabul edilemezdi. Raporların asistan tarafından yazılması önerisi fikir ayrılığına yol açtı. Hem uzmanlık öğrencisinin, hem de eğiticilerin bir bölümü bu görevi sekreterin görevini yapmak olarak algılıyordu. Bir bölümü ise artık bilgisayarın hayatımızın kaçınılmaz bir parçası olduğu, raporların doktorlar tarafından yazılmasının daha doğru ve hızlı bir yöntem olduğunu, biyopsi raporunun bir bütün olarak doktor sorumluluğunda olduğunu savundu. Raporları kağıda yazıp sekretere vermek, mikroskopi sırasında rapor yazmaktan daha kolay olamaz yorumu da eklendi.
Peki bu problemler ek çalışma saatlerine nasıl yansıyor? Anket sonuçlarında gördüğümüz gibi hemen her kurumda fazla mesai var, ancak sorunlar devam ettiğine göre fazla çalışmak veya çalışmayı geniş sürelere yaymak sorunları çözmüyor. Belki de daha iyi organize olmak gerekiyor.
Uzmanlık eğitiminde geri bildirimin kullanılması belki de bir çoğumuz için yeni bir kavram. Yaptığımız anketlerde; hem uzmanlık öğrencisi hem de eğitici için yazılı geri bildirim uygulamasının sadece iki kurumda yapıldığını gördük. İlginç olan ise eğiticilerin çoğunluğunun bu aktiviteyi doğru bulması. Bu durum düşünce ile eylem arası bir uyumsuzluk olarak görülse bile, uygun bir geri bildirim formu önerildiğinde, kurumların tamamının yazılı geri bildirim uygulayabileceği şeklinde yorumlanabilir.
Geri bildirim formu hazırlanırken açık uçlu olmaması, iki taraflı kimseyi kırmaması ve yapıcı olmasına dikkat edilmeli. Uygulayan kurumların formlarından yararlanılabilir.
Patolojide uzmanlık eğitimi konusu üzerinde grup olarak çalışmalarımız sırasında gündeme alınan konulardan birisi, yeni başlayan uzmanlık öğrencilerinin patolojiye uyum süreci idi. Bu süreç içerisinde uzmanlık öğrencisinin adaptasyonunu sağlamak, doğru ve hızlı bir şekilde adaptasyona yardımcı olmak için neler yapılabilir diye düşündüğümüzde farklı görüşler dile geldi. Bunlar içerisinde; uzmanlık öğrencisinin rutin işleyişi izleyerek kendi kendine öğrenimi söz konusu olabileceği gibi daha çok yapılandırılmış bir uyum sürecinin faydalı olacağı düşünüldü. Bu süreçte kıdemli uzmanlık öğrencisi ile birlikte çalışmanın da rutin işleyişe adaptasyonda önemli bir katkısı olabilir.
Patolojiye uyum sürecinde ve sonrasında doğru tanı için; doğru ve yeterli bir makroskopik örneklemenin şart olduğu gerçeği hepimiz tarafından bilinmektedir. Bu nedenle uzmanlık eğitimi süresince ideal makroskopik incelemeyi öğretim yöntemi konusunda fikir jimnastiği yaparak çeşitli alternatifler düşünüldü. Bunlar arasında kıdemli uzmanlık öğrencisinden öğrenme, uzmandan öğrenme, makroskopik örnekleme yöntemlerinin anlatıldığı eğitim toplantıları gündeme geldi.
Örnekleme ile ilgili belirlenmiş prosedürler veya yazılı kaynakların kullanımı da yol gösterici olabilir. Bizlerin bu çalışma sürecinde Ankara'daki Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ve Üniversite Hastaneleri eğiticilerine uyguladığımız anketlerde bu konuda farklı düşünceler belirtildi. Bunlar arasında; kıdemli uzmanlık öğrencisinden öğrenmek, gerektiğinde uzmana danışmak, basılı döküman hazırlamak, klinisyen ile birlikte (gereken durumlarda) örnekleme gibi uygulamalar yer aldığı gibi uzmanları belirli sürelerle makroskopi rotasyonuna sokmak, iki uzmanlık öğrencisi aynı gün makroskopiye giriyor ise bir kıdemli- bir kıdemsiz uzmanlık öğrencisinin beraber çalışmasını sağlamak, her yıl uzmanlık öğrencileri için ‘makroskopik örnekleme nasıl olmalı ?' sunumu yapmak uygulanan bazı yöntemler olarak belirtildi.
Konu olarak ele alınan bir diğer parametre eğitim süresi idi. Ülkemizde şu an yürürlükte olan 4 yıllık patoloji uzmanlık eğitimi süresinin yeterliliği tartışıldı. Ortaya atılan fikirler arasında ABD ve Avrupa standartlarına uyum için patoloji eğitiminin 5 yıla çıkarılması da yer aldı. Eğitim süresinin 5 yıl olması durumunda 5. yıl zorunlu mu, tercihe bağlı mı olmalı? konusu gündeme geldi. Beşinci yılın genel patoloji eğitimini içermesi düşüncesi yanısıra spesifik bir üst ihtisas gibi planlanmasının daha anlamlı olabilece ğini savunanlar oldu.
Bir diğer konu; uzmanlık eğitimi süresi içerisinde yer alan tez hazırlama süreci idi. Bu başlık altında uzmanlık eğititimi süresinde tez konusu kaçıncı yılda verilmeli, tez konusu seçilirken neler göz önüne alınmalı konuları yer aldı. Yanı sıra tez danışmanı kim olmalı? Tez danışmanlığına eğitim veren tüm uzmanlar katılmalımı, yoksa tez bire bir hoca ile mi yapılmalı konusu gündeme geldi. Tez hazırlama sürecinde, asistanın proje önerisini tüm bölüme sunması ve tartışmaya açması bir öneri olarak gündeme geldi. Panel sırasında artık doçentlik tezlerinin kaldırıldığı bir dönemde, uzmanlık tezlerinin de kaldırılması gerektiği söylendi. Federasyonun bu konuda Yüksek Öğrenim Kurulu nezninde girişimlerde bulunabileceği dile geldi.
En önemli görülen konulardan birisi otopsi idi. Patoloji eğitimi süresince eğitimin bir parçası olarak otopsi yapmanın gerekliliği ve amaçları da tartışılan konular arasında yer almaktadır. Bu konu daha ayrıntılı olarak başka bir toplantının konusu olabilir.
Patoloji dernekleri federasyonu ‘patoloji ve patoloji yan dal uzmanlık eğitimi alanların mesleki temsili, eğitimi, özlük hakları, şeref ve haysiyetinin korunmasını ve geliştirilmesini sağlamak amacıyla kurulmuştur.' Federasyonun misyonu ile ilgili internet sayfasından yapılan bu alıntı hem eğiticilerin hem de uzmanlık öğrencilerinin yalnız olmadığını ve federasyon tarafından desteklendiğini gösteriyor. Bu misyonun yazılı olarak kalmaması ve hayata geçirilmesi ortak arzumuzdur. Her asistana benzer olanaklı eğitim ortamı yaratabilmek; yurtdışı örneklerde olduğu gibi yazılı görev tanımlarının olması ve eğitim sürecinin belli standartlar çerçevesinde gerçekleştirilmesi ile olası gözükmektedir[1].